Öğrenme sürecimizin yaşamın diğer anlarından, bizden önceki toplumların söz ve eylemle taşınan tecrübelerinden ve doğadaki diğer varlıklardan koptuğu bir çağda yaşıyoruz. Oysa bilgi yalnızca cümlelere, kitaplara, sınıflara veya internete hapsedilmez. Bilgi, yeryüzünün üzerinde gezinen bulutlar, dağlardan denizlere akan nehirler veya vücudumuzu dolaşan kan damlaları gibi hareketli bir şey. Çoğalıyor, savruluyor ve yeniden birleşiyor. Parçalamıyor. Belki de en değerli bilgi, bize tüm bildiklerimizi unutmamızı öğütleyen bilgi.
Doğa Okulu için öğrenme; geçmiş ve gelecek zamanlar, insan ve diğer canlılar, birey ve diğer insanlar, çağlar ve coğrafyalar, teori ve pratik, çalışmak ve eğlenmek arasında bağlar kurabilmek anlamına geliyor. Öğrenmenin en uzağında duran eylem biçimi belki de bilgiyi duyarak hafızaya kaydetmek.
Bu nedenle Seferihisar Doğa Okulu, hazır bilgilerin tüketildiği bir mekan değil, yeni bilgilerin üretildiği bir öğrenme yeri. Ana fikri gereği, bu okuldaki derslerin sıradan öğretmen – öğrenci ilişkisi içinde üretilmesi mümkün değil. Doğa Okulu’na dahil olan hiç bir öğrenciyi üzerine bilgiler yazılacak boş bir sayfa olarak görmüyoruz. Okulumuz, her öğrencinin aynı zamanda kendi kültür ve deneyimiyle birlikte buraya katıldığını kabul ediyor ve okulun değerleri doğrultusunda kendisi de öğrenciden öğrenmeye çalışıyor. Öğrenci ve öğretmen ayrımı siliniyor. Bilgi üretimine katılan her öğrenciyle birlikte okulun bütünü de öğreniyor, gelişiyor ve değişiyor. Okul, üzerinde çalıştığı konularda bilgi üretirken, usta çırak öğrenme geleneğini sürdürüyor.
Orhanlı köyü halkı başta olmak üzere doğa kültürüne sahip tüm insanlar, bu okulun aday yamakları, çırakları oldukları gibi, aynı zamanda aday kalfaları ve ustaları. Doğa Okulu’nda yerel, bölgesel ve evrensel bilgiler arasında bir hiyerarşi kurmuyoruz. Burada, yazılı kültür sözlü kültürün, sözlü kültür ise yazılı kültürün üzerine egemenlik kurmuyor. Doğanın ve kadim toplumların sahip olduğu söz ve eyleme dayalı doğa kültürü, Doğa Okulu için tıpkı bir kütüphane gibi kaynak anlamına geliyor. Okulun tüm üretim süreçlerinin kaynağında doğa kültürü yer alıyor.
Burada dersler birbirinden kopuk bilgi havuzları olarak değil, birbiriyle ilişkileri olan bir öğretiler bütünü şeklinde gerçekleşiyor. Okulda, öğrencilerin kendisine söyleneni öğrenmesinden çok, farklı bilgiler arasında bağlar kurabilmesine ve böylece öğrenirken keyif almasına önem veriyoruz. Doğa Okulu, belki de her şeyden önce eğlenmenin ve öğrenmenin iç içe geçtiği bir yer.
Seferihisar Doğa Okulu’nun sınırları, mekanı ve zamanı aşan doğanın kendisi. Bu güne kadar insan tarafından korunmuş ve daha da zenginleştirilmiş her yer, dereler, zeytinlikler, makiler, köyler, mahalleler, aynı zamanda Seferihisar Doğa Okulu’nun sınıfları, bahçeleri, koridorları ve uygulama alanları.
Binlerce yıldır Anadolu’nun ve dünyanın hemen her köşesinde doğayı incitmeden yaşamış ve yaşamaya devam eden toplumlar hiç şüphesiz Doğa Okulu’nun temel ilham kaynağı. Bu toplumlar, rekabet yerine işbirliğine ve adil paylaşıma dayalı merkezsiz bir yaşamın mümkün olduğunu bize anlatıyor. Seferihisar Doğa Okulu onların izini sürüyor ve başka bir insanın mümkün olduğunu bir kez daha ortaya koymaya çalışıyor.