Babam askerdeyken, annem köyde doğum yapmayı tercih etti. Dünyaya gözlerimi açtığımda, Kaçkarlar’a bakan bir köydeydim. İstanbul’da büyüdüm, çocukluğumun yazları çoğunlukla köyde geçti, vadiler, çaylıklar, dereler, su değirmenleri, ormanlar, orman perileri, köy çocukları, uçurumlardan aşağıya koşma, yukarı tırmanma. İstanbul’un külhan semtlerinde büyüdüm, Balat, Karagümrük, Tozkoparan. Hukuk Fakültesi’ni bitirdim. Öğrenciyken gazeteciliğe başladım, dünya haberleriyle ilgili bölümde. Uluslararası Ekonomi yüksek lisansı yaptım, doktorayı araştırmacı yazarlık yapmam nedeniyle yarım bıraktım. Master tezim Sovyet planlı ekonomisi üzerineydi. İnsanın özünün iyi olduğuna inanıyorum. İnsanın özgür doğduğuna inanıyorum. İnsanın iyi olduğunun kanıtı, ziyaret ettiğim eşitlikçi topluluklardır aynı zamanda. Masallarla ilgileniyorum ayrıca. İnsanın, fikrini dayatmadan, keşfedilmeyi bekleyen bir sır bohçasında aktardığı tek yöntem masallar. Masallar yok oldukça ormanların ve doğanın yok olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden masalların dünyayı kurtaracağına inanıyorum. Masalların yolu demek daha doğru olacak sanırım. Doğa Derneği ve Doğa Okulu’na büyük umut besliyorum ve inanıyorum. Bu umudun en büyük kaynağı Orhanlı Köyü halkı. Onların paylaşmacı ruhu, gelenekleri. Doğa Okulu’nun kuruluşunun, Gezi direnişiyle aynı yıla denk gelmesini de doğanın bir armağanı, bir sihirli işareti olarak görüyorum. Kurucuları arasında yer aldığım Magma Dergisi’nin yayın yönetmeni olarak görev yapıyorum.