Bundan yaklaşık 545 milyon yıl öncesine kadar Anadolu’nun bulunduğu yerde Tetis Denizi bulunuyordu. Tetis Denizi’ne Akdeniz’in annesi de deniyor. Bunun sebebi, jeolojik devirler içinde yer hareketleri sonucunda yavaş yavaş kuzeye itilen Tetis Denizi’nin içinden, kara parçalarının yükselmesiyle Akdeniz’in ortaya çıkması. Ve biz Anadolu’da hala Tetis’in dokunuşlarını görebiliyoruz, örneğin Tuz Gölü.
Ankara, Aksaray ve Konya illeri sınırında yer alan Tuz Gölü, Anadolu’da Van Gölü’nden sonra en büyük ikinci göl. Tetis Denizi’nin günümüze ulaşmış bir parçası. Yüksek tuzluluğa ve kuraklığa uyum sağlamış tuzcul bozkır bitkileri ve pek çok başka türün yaşam alanı olması nedeniyle 2006 yılında belirlenen Türkiye’deki 305 Önemli Doğa Alanı’ndan biri. Göl aynı zamanda Anadolu’da flamingolar için en önemli üreme alanı. Doğa Derneği 2012 yılında havadan yaptığı sayımlarda 20 bin 275 flamingo yavrusunun kuluçkadan çıktığını tespit etti. Bu, Türkiye’de bugüne kadar bilinen en büyük flamingo üreme kolonisiydi. Yazık ki sulu tarım sonucunda Tuz Gölü büyük oranda kurutuldu ve son damlasına kadar kurutulmaya devam ediyor.
Hızlıca büyüyen ve kanser gibi yayılan şeker pancarı ve diğer sulu tarım alanları nedeniyle yılda 1 milyar 150 milyon metreküplük su rezervine sahip Konya Havzası’nda, 1 milyar 786 milyon metreküp su tüketiliyor. Bu nedenle, her yıl havzada 636 milyon metreküp, yani bir Tuz Gölü’nü dolduracak fazladan suyun kullanılması Tuz Gölü’nün kurumasıyla sonuçlanıyor.
Peki, Tuz Gölü’nün kurumasındaki tek neden sulu tarım mı? Bence değil. Asıl sebep ne biliyor musun? Senle aramda kurduğum ilişki. Benim hırslarım, daha çok istemem, hep daha çok daha çok. Sana olan kızgınlıklarım, öfkem, belki de aramızdaki iyilik dolu duyguları kaybetmemiz. Seninle olan yarışım. Daha ilkokul yıllarında seninle aynı sırayı paylaşırken, ilk aşkı seninle hissederken, lise yıllarımızda bir yarışın ortasında birinci gelmeye çalışıp seni geçmeye çalışmam. Sözün özü, seni benden, beni senden ayırmam. Evet, bir flamingo yavrusunun Tuz Gölü’nde yumurtadan çıkışına engel olan asıl sebep bence bunlar.
İki hafta önce gün batımında Tuz Gölü’nün ortasında bir yerde yalnız kaldım. Ayaklarım çıplak, gölün tuzlu tabanına değiyordum. O beyazlık bana senle aramızdaki eski iyi duygularımızı hatırlattı. Soluma baktım sonra, o iyilik dolu hisler sonsuza dek uzanıyordu. Sağıma baktığımda ise küçük küçük ışıklar gördüm, iyiliğin sonsuzluğuna engel oluyor, hızlı hızlı hareket ediyor, bir yerlere yetişmeye çalışıyor. Oraya buraya koşuşturan arabalar, otobüsler, kamyonlar. Doğada hiçbir şey bu kadar hızlı değil. Niye bu kadar hızlılar diye düşündüm, bir şey bu kadar hızlı hareket ediyorsa bir terslik olmalı. Sol taraftaki sonsuzluğa çevirdim kafamı o yüzden. Hep o tarafa bakarak yürüdüm yavşan otları ve gelengi yuvaları arasında, hep öyle yürümeliydim. Seni ve beni düşündüm. Bizi.
Sonra bu sabaha umutla uyandım. Düşündüm. Sevgimizin sınırsızlığından daha büyük bir Milli Park olabilir mi? Doğayı insanın iyi olmasından daha iyi koruyacak bir kanun yazılabilir mi? Biz iyi olursak Tuz Gölü kurumaz. Doğa, incinmez.
Gel, böyle yapalım. Bak işte o zaman göreceğiz Tuz Gölü’nde toyları, flamingoları ve diğer kuşları.
Rengârenk doğayı.
Yazı: Burçin Feran
Fotoğraf: © Hazal Orhon
Henüz hiç yorum yapılmamış