Gediz Deltası yaklaşık iki milyon yaşında ve binlerce kuşa, bitkiye, insana yuva. Yaklaşık 40 bin hektar ve bu yüzölçümüyle İzmir’deki pek çok yerleşimden daha büyük. İzmir şehrinin kuzey bölümü, Karşıyaka ve Çiğli ilçeleri, Gediz Deltası üzerine kurulmuş. Gediz Deltası aynı zamanda İzmir Körfezi’ndeki yaşamın ana kaynağı. Körfezde yaşayan balıkların ve diğer canlıların büyük kısmı burada çoğalıyor.
Delta, tuzlu, tatlı ve acı su ekosistemlerini içeriyor. Farklı yaşam alanları ve yüksek canlı çeşitliliği nedeniyle Akdeniz’in en önemli sulak alanlarından biri. Delta insanlara binlerce yıldan beri ev sahipliği yapıyor ve içinde Leukai isminde antik bir kent yer alıyor.
Gediz Deltası, sofradaki balık ve tuz, sepetteki saz, çanak çömlek ve binlerce dönüm tarım alanında yetişen ürünlerle İzmir ve Türkiye’deki milyonlarca insanın yaşamıyla her gün buluşuyor. Örneğin, çok sevdiğimiz denizbörülcelerini yerken aslında Gediz Deltası’na dokunuyoruz.
Tüm bu özelliklerinin yanı sıra Gediz Deltası Türkiye’deki 305 Önemli Doğa Alanı (ÖDA) ve 14 Ramsar Alanı (Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar) arasında yer alıyor. Delta, kum bantlarından tuzcul çayırlıklara, sazlıklardan geçici ıslak çayırlara, tuzcul bozkırlara ve makiye kadar pek çok farklı yaşam alanı içeriyor. Şimdiye dek 289 farklı kuş türü kaydedilmiş. Bu türlerden sekizinin nesli küresel ölçekte tehlike altında. Flamingo, tepeli pelikan ve sumrular Gediz Deltası’nda yaşayan kuş türleri arasında yer alıyor.
Her yıl otuz binin üzerinde kuş burada kışlıyor, deltanın korunaklı dünyasına güvendikleri için. Deltada ayrıca üç yüzün üzerinde bitki türü, saz kedisi ve çakal gibi pek çok canlı yaşıyor. Gediz Deltası, deniz kaplumbağalarının önemli kışlama alanlarından biri.
Bu zenginliğe kurulduğu günden beri tanıklık eden Doğa Derneği, 11 yıldır deltada çalışıyor. Deltanın anlaşılması ve anlatılması için emek veren dernek, araştırma, kampanya ve kamuoyu oluşturma çalışmaları yürütüyor. Doğa Derneği’nin deltadaki önemli bir ortağı Fransa Camarq Deltası’nda çalışan Tour du Valat biyoloji istasyonu. Camarq, Gediz Deltası’nın Akdeniz’deki kardeşi.
Seferihisar Doğa Okulu, Doğa Derneği’nin deltadaki diğer bir ortağı. Okul, 2014 yılından itibaren Doğa Derneği ile birlikte deltadaki geleneksel ürünleri araştırmaya başladı. Bu kapsamda, çömlekçilik, mera hayvancılığı, saz ürünleri ve küçük kıyı balıkçılığı gibi yerel üretim süreçlerini araştırıyoruz. Bu ürünlerin üretimi sonuçta deltanın korunması anlamına geliyor.
Çömlekçilik delta toprağının, saz ürünleri deltadaki sazlıkların, hayvancılık deltadaki meraların, küçük balıkçılık ise dalyanların korunması için büyük önem taşıyor. Bu meslekleri yürüten zanaatkarlar, çobanlar, çiftçiler ve balıkçılar ise yaptıkları üretimle Gediz Deltası’nın en eski koruyucuları. Doğa Derneği ve Seferihisar Doğa Okulu ortaklığı ile yürütülen bu çalışmalar sayesinde deltayla aramızdaki son bağları sağlamlaştırmaya çalışıyoruz.
Deltaya yönelik en büyük tehditler, şehirleşme ve yanlış yönetim. Bu tehditlerin kaynağında ise yöneticiler ve diğer insanların deltadaki yaşamdan kopuşu yatıyor. Geçtiğimiz yıl, deltanın güney bölgesi bir proje ile çamura gömülecekti. Sonuç olarak, deltanın simgesi haline gelen flamingolar ve nice kuş ve bitki zarar görecekti. Doğa Derneği’nin kampanyası sonucunda hata anlaşıldı ve projede değişikliğe gidildi.
Seferihisar Doğa Okulu, Doğa Derneği’nin çalışmalarına katkı koyarak Gediz Deltası ile İzmir arasında kopan bağları onarmaya çalışıyor. Böyle olursa, deltanın ve şehrin birlikte yaşaması mümkün olacak. Aksi takdirde ikisi de zarar görecek.
Henüz hiç yorum yapılmamış