Gezinin anlamı zaman geçtikçe daha da berraklaştı. Gezi yalnızca küçüklü büyüklü tüm iktidarların üzerinde yükseldiği temelleri yıkmadı. Aynı zamanda var olan siyasal doktrinlerin tamamının yaşamı savunmaktaki yetersizliğini ispat etti.
Öznesi sadece insan olan hiçbir fikrin Gezi’den sonra yaygınlaşma imkanı kalmadı.
Yeni toplumsal sözleşme, insanlar arasındaki iyiliğe dayalı ilişkilerden başlıyor, tüm canlıları ve hatta evrenin sonsuzluğunu kapsıyor. Yalnızca insanlar arasındaki sınıfları değil, bir üst varlık olarak insanın tüm canlı ve cansız varlıklar üzerinde bir sınıf oluşturmasını da reddediyor.
Evrenin tozlarını dahi kendimizden gördüğümüz günlere daha var. Fakat, doğanın en yakınımızdaki, içimizdeki tezahürü olan iyiliğe dayalı ilişkilerden asla taviz veremeyiz. Verdiğimiz anda, doğa sözcüğü ağzımızda küfürleşir. Doğa mücadelesi yerle yeksan olur.
Bu nedenle, nasıl ki HES ve barajları yıkmak mücadelemizin olmazsa olmaz bir parçası ise, insanlar arasındaki iyiliğe dayalı ilişkileri çoğaltmak da doğa direnişinin asli bir öznesi.
Düşünün bir kere, herkesin birbiri ile rekabet ettiği bir vadide, o vadiyi HES’lere karşı savunmak mümkün olabilir mi? Dünyamız büyük bir vadi. Bizler ise o vadinin rengârenk canları.
Öyleyse, inadına doğa, inadına insan, inadına biz!
Yazı: Güven Eken
Fotoğraf: © Taner Yener
Henüz hiç yorum yapılmamış